Ait olduğumuz İslam medeniyetinin en kısa tanımı şöyle yapılabilir. Yaratıcıya itaat, yaratılmışlara hizmet. Biz Allah’a itaati özgürlüğün zirvesi kabul ederiz. Esiri olduğumuz mal, mevki, şehvet bağlarından kurtulmadır Allah’a itaat.
Bizim hizmet anlayışımız, çıkarsızdır, karşılıksızdır. Hizmetin karşılığı beklenirse sunulan hizmet olmaktan çıkar, dünya geçimini sağlamak olur, şöhret olur. Hatta hizmetten teşekkür bile beklenmez. Hizmetin karşılığı ebedi hayatta, hizmet edilenlerin yaratıcısından beklenir. İyilik yapılır, denize atılır, balık bilmez ama hâlik bilir.

Hizmet ulvi karakterli insanların işidir. Kendi zevkinden önce başkasının zevkini, kendi hayatından önce başkasının hayatını düşünebilmek. Allah’a kul mahlûkata hizmetkâr olanlar Allah’ın yeryüzündeki halifeleridir. Her zaman söylediğim, her ortamda konuştuğum bu cümleleri neden tekrar ettim.

Şundan dolayı; Mimar Sinan Vakfı Balkan Kültür Merkezi son günlerde yoğun programlara ev sahipliği yapıyor. Birkaç gün önce TGTV (Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı) Trakya toplantısını Balkan Kültür Merkezinde yaptı. Genel merkez yöneticilerinin yanında Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ve kazalarından 20 civarında gönüllü kuruluşun yöneticileri katıldı bu toplantıya. Sunumlar yapıldı. Herkes kendi zaviyesinden edep içinde görüşlerini açıkladı. Kendi adıma yararlandım.
Birkaç hafta önce Şumnu’dan misafirlerimiz vardı. Şumnu Bulgaristan’ın kuzeyinde yer alan bir şehir. Bulgaristan’ın üç İmam-Hatip Lisesinden biri de Şumnu’da. Şumnu İmam-Hatip Lisesinin bu yılki mezunlarını, onlarla gelen hocalarını 4–5 gün misafir ettik. Birbirimizi yakından tanıdık. Şahsen katıldığım tanışma, dertleşme toplantısında duygulu anlar yaşandı. Ülkemizi, Edirne’yi tanıttık. Bulgaristan’daki Müslümanların durumunu konuştuk.
Yüzyıllar önce -Ahi ne ararsın Şam-u Halep’te, hadi gel gidelim Urum ellerine diyerek Anadolu’ya, oradan Rumeli’ye, Balkanlara medeniyetimizi taşıyan geçmişlerimizi yâd ettik. Balkan dağları, Tuna, Silistre, Filibe, Varna, Kırcaali bizim için ne ifade ediyor, bundan sonra ne ifade edecek konularını konuştuk.
Ayrıca Edirne’ye gelirken ne umdunuz; umduğunuzu buldunuz mu? Edirne’de en fazla sizi etkileyen ne oldu? Konuları da açıldı. Şüphesiz tarihi yerlerimiz, camilerimiz onları çok etkilemiş, ancak en çok etkilendikleri ev sahiplerinin onlara gösterdikleri ilgi ve alaka, sıcaklık ve samimiyet olmuş. Ev sahiplerinin canla başla, gözlerinin içine bakarak yaptıkları hizmet onları en fazla duygulandıran şey olmuş. Gönüllerini Edirne’de bırakarak Şumnu’ya döndüler. Bizim gönüllerimizi de Şumnu’ya götürdüler. Gönüllerin sınır tanımadığını anladık. Edirne Şumnu’dur. Şumnu Edirne’dir. Edirne Filibe, Silistre, Varna’dır. Unutmamak gerekir Bulgaristan’ın büyük bölümü Edirne’den önce topraklarımızın parçası olmuştu.
Bizi İslam üzere yaratan ve yaşatan, yolunda daim kılan Allah-u Teala’ya hamd ediyorum, Şumnu’lu misafirlerimizin ağırlanmasında her türlü gayreti gösteren Avukat Müjdat Kahve’ye, Edirne Süt Birlik Başkanı Mustafa Suiçmez’e şükranlarımı arz ediyorum.