Beytullah’ta İşlenen Sevaplar Gibi
Mekke’nin mukaddes bir şehir, Kabe’nin bulunduğu Mescid-i Haram’ın da mukaddes bir mekan olduğunu ifade eden Hasan Gümüş şunları kaydetti. “Mekke-i Mükerreme yeryüzünün merkezidir. Kabe-i Muazzama da altın noktasıdır. Bu husus bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Beytullah yeryüzünün altın noktası olduğu gibi Beyt-i Mamur da arşın altın noktasıdır. Mescid-i Haram’da yapılan iyi ve sevaplı işler Allah tarafından yüz bin misli fazlasıyla mükafatlandırılır. Umre ziyaretimizde Mekke-i Mükerreme’ye ulaşıp ilk umre tavafını yaptığımız sıralarda Edirne’den Güldeste Çocuk Yuvası inşaatında ilk kazmanın vurulduğu, inşaata başlandığı haberi geldi. Ben de tam Kabe’nin karşısında ellerimi açarak katkısı olan hayır sahiplerinin hayırlarına Mescid-i Haram’da yapılmış hayırlar gibi yüz bin kat fazlasıyla sevabının verilmesi için Cenab-ı Allah’a dua ettim. İnşallah orada yapılan dualar da makbuldür.”
Hasan Gümüş o mukaddes yerlere hayırlı amellerle giderek Cenab-ı Allah’a arz etmenin birçok peygamberin sünneti olduğunu ifade ederek kendilerinin de Mimar Sinan Vakfı adına yaptıkları bu hayırlı çalışmaları Allah’a arz ettiklerini, makbul amellerden sayılması için duada bulunduklarını kaydetti.
Aşıkların Kıblesi
Medine-i Münevvere’ye dair duygu ve düşüncelerini de anlatan Hasan Gümüş, “Medine-i Münevvere’de Sevgili Peygamberimiz yatar. O aşıkların sultanıdır, kabr-i şeriflerinin bulunduğu Kubbe-i Hadrâ’sı da aşıkların kıblegâhıdır. Mescid-i Nebevi’de favori ziyaretim, sabah namazından sonra güneş doğarken Efendimizi ziyaret etmektir. Sabahın ilk ışıkları yeşil kubbeyi aydınlatır. Ancak güneş mi O’nu, O mu güneşi aydınlatıyor acaba? Elbette O alemler sultanının ışığı her şeyi aydınlatır. Dünyayı, kainatı, arşı, her şeyi O aydınlatıyor. Güneş dahi ışığını O’ndan alır.” dedi.
Camiler Sadece Turistik Ziyaret Yeri değildir
Okuduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimizin mescitlerden bahsettiğini belirterek açıklamalarda bulunan Gümüş sözlerini şöyle sürdürdü: “Hadis-i şerifte buyuruluyor ki, camiler yol değildir. Oralarda silah kuşanılmaz, ok sivriltilmez, had uygulanmaz, kısas uygulanmaz, alışveriş yapılmaz. Çiğ etle oradan geçilmez, çünkü poşetlerin olmadığı dönemde açıkta taşınan etten kan damlayabilir. Yani camiler ibadet yeridir, oralara zarar verici şeyler, ruhuna aykırı şeyler yapılmaz. Camiler yol değildir, yol olarak kullanılmaz. Yani sadece turistik ziyaret yerleri, seyirlik yerler değildir. Mesela adam Selimiye Camii’ne geliyor, namaz kılmadan, kubbesine, ihtişamına bakmadan doğrudan ters laleye gidiyor. O kadar uygunsuz bir tavır ki, kanaatimce bu ters lale meselesi, dünya çapında bir eserin görkemini gölgelemek için uydurulmuş bir hikayedir. Camiler Allah’ın evidir, ibadet yeridir, ruhuna uygun hareket edilmesi gerekir.”
İlgiyle takip edilen program, umre ziyaretinden dönenlerin hurma ve zemzem ikramıyla sona erdi.