CEVAP: Ve aleyküm selâm ve rahmetullah. İslâm hukukuna göre nikâhın değişik şekillerde sonlandırılması mümkündür. Dinden çıkma, zina, kadının hakime giderek ayrılma isteğinde bulunması, kadının erkekle anlaşmalı olarak nikâhı sonlandırması gibi.
Diğer bir ayrılma, boşanma şekli de erkeğin eşine boşanma ifade eden kelimeleri kullanmasıdır. Bu tür boşanma sayısı 3’tür. İlk iki boşanmada telâfi mümkündür. Telâfi; kullanılan kelime çeşidine göre ya yeniden nikâh kıyarak veya nikâha gerek kalmadan mümkündür. Eğer erkek üçüncü boşama hakkını da kullandıysa yeniden bir araya gelmeleri imkansızdır. Ancak bayan başka biriyle evlenir, evlendiği adam ölür veya bayanı boşarsa tekrar eski kocasıyla evlenmesi helâl olur.
Burada önemli olan husus şudur. Bayanın ikinci evliliği şarta bağlı, zamana bağlı, bir araya gelmemeye bağlı olursa bu evlilik gerçekleşmemiş olacağından tekrar birinci kocaya dönme şansı yoktur.
İkinci evlilik gerçek evlilik olacak. Zamanla sınırlı olmayacak. Böylesi durumda boşama veya ölümün olması birinci kocaya dönme imkanı verir.
Üzerinde durulması gereken diğer bir husus ta öfke, sinir, kızgınlık halinde yapılan boşamaların geçerli olup olmadığıdır.
Alimlerin bir bölümü “ Gazab veya başka bir sebeple hayrı şerden ayıramaz, ne dediğini bilmez hale gelen” kişinin boşamasının geçerli olmadığı görüşündedir.
İslâm hukuku bu hükümleri koyarak kadını koruma altına almıştır. Erkek kadına hakaret edemez, ileri geri şaka bile olsa “bak seni boşadım, boşarım ha!” diye konuşamaz. Bu tür sözlerin hukuki sonuçları olabilir. Ama ilginçtir kadınların eşlerine bu tür sözler söylemesi ahlâki değildir ama hukuki sonuç doğurmaz. Nikâhla birlikte bu tür sözler sözlükten silinmelidir.