Geçen yıl Balkanları dolaşırken, Makedonya’ya giden hiç kimsenin uğramadan geçemediği Harabati Tekkesi’ni bizim grubumuz da ziyaret etmişti. Kalkandelen İmam- Hatip Lisesini ziyaretten sonra Kalkandelen Müftüsü ve diğer yetkililerle tekkeyi dolaşmıştık. Bakıma muhtaç Tekke 30 dönüm arazinin üzerine kurulmuş ve orijinalliğini koruyordu. Muhafaza altına alınmasına sevinmiştik. Klasik tekkede neler mevcutsa Harabati Tekkesi’nde de onlar vardı.

       Grubumuz hayli acıkmıştı. Suyu  ve gölgesi güzel bu ortamı görünce: “Yemek molası.” dedik. Sefer çıkımızda neler varsa beğendiğimiz bir ağacın gölgesinde yer soframızı yaydık. Kalkandelen’li Rehberlerimiz: “İçeriye gelin, içeriye.” dediler. Biz: “Hayır, burası daha güzel.”dedik. Ağacın altını tercih ettik. Tekke görevlisi yaşlıca bir zat yanımıza geldi. Heyecanla  bizi göstererek Kalkandelen Müftüsüne ve diğer görevlilere: “Evet, bunlar Onlar.” dedi. Anlamamıştık. Hem Müftü Efendi hem diğerleri, halk arasında dolaşan rivayeti birlikte anlattılar bize.
1952 yılında Türkiye’ye hicret eden Harabati Tekkesi İmamı: “Ben  gidiyorum ama onlar, yani Osmanlının torunları burasını terk etmelerinden 100 sene sonra tekrar gelecekler, bu ağacın altında sofra kuracaklar, onları güzel karşılayın. Onlar yeni fethin öncüleridir.” demiş. “Bu grup sizsiniz.”  dedi rehberimiz. “Siz burasını 1909 da terk ettiniz, bu sene 2009. Mübarek olsun fethiniz.” diyerek hem bizi heyecanlandırdılar hem de kendileri heyecanlandı.
Geçen yıl yaşadığımız bu tatlı hatıradan sonra  Makedonya’yla gönül bağımız daha da arttı. Daha orada gelecek yıl burada iftar vereceğiz diye kararlaştırdık. İftar programımız- Hamdolsun-Trakya’dan geniş katılımlarla,Yunanistan ve Makedonya’daki gezi ve temaslarımızla zenginleşerek gerçekleşti. Trakya gönüllü kuruluşlarımız Mimar Sinan Vakfı, Kırklareli Kidyad, Çorlu Sosyal Oluşum Derneği ortaklaşa gerçekleştirdi bu organizasyonu. Eğitimci, kültür  adamı ve iş adamlarından oluşan grubumuza Yunanistan’da katılanlar oldu. Balkanlara ilk defa çıkmıyorduk ama ilk defa hizmet organizasyonu yapıyorduk.Bu bakımdan heyecanlıydık. Yunanistan’da Dimetoka’yı, Gümülcine’yi, İskeçe’yi, Kavala, Edasa, Drama ve Selanik’i dolaştık. Şapçı ve Gümülcine’de bizi Mimar Sinan Vakfı gönüllüleri karşıladı.Görüş alış verişinde bulunduk
İnşaallah gelecek yıl Gümülcine’de de iftar yapma konusunda anlaştık.Yol yorgunluğuna, oruca, havanın sıcaklığına rağmen firesiz, kazasız, yolculuğumuz devam etti. Kavala’ya hakim bir tepede ilk iftarımızı açtık. Cemaatle akşam namazımızı eda ettik. Saatler gece ikiyi gösterirken Üsküp’teydik.Yatacak vakit yoktu. Yatsı, teravih, sahur, sabah namazı ve sonra istirahat. İkindiye kadar Üsküp. İkindide Kalkandelen’de, iftar ve akşam namazında Harabati Tekkesi’ndeyiz. Burada Edirneliler ve Çorlulular misafir gibi. Çünkü iftarları paylaşmıştık. Harabati Tekkesi’ndeki iftarı Kırklareli Kidyad organize edecekti. Onlar şevkle, heyecanla ve başarılı bir şekilde gelen misafirleri ağırladılar. Fakir fukaraya gönderilen yemek servislerini sevk ettiler.Teravih namazı tekke camiinde kılındı. Gece Üsküp’te, ertesi gün Cuma, Gostivar’dayız. Gostivar programı Mimar Sinan Vakfına, Çorlu Derneğine ait. Bu sefer biz telaştayız. İftar programımız, bir düğün salonunda, Gostivar’a bir kilometre uzaklıktaki aşağı Banisa Köyünde. Bizi Genç Kalemler Derneği Yöneticileri karşıladılar. Dernek binasında günün programını görüştük, telaşımız bitti. Çünkü her şey ayarlanmış saati saatine programlanmıştı.
Cuma ve teravih öncesi vaazlar, hutbe, namaz ve ezanlar bize havale edildi. Arkadaşlarımızın kabiliyetleri neyse ona göre görev bölümü yaptık.
Genç Kalemler Derneği’nde coşku, heyecan, şuur, dinimize, dilimize, anavatana bağlılık, misafirperverlik manzaraları gördük. Gerek camide gerekse köy meydanındaki manzarayı insan, hayatında çok az yaşar. Edirne Rumeli gençlik grubuyla Genç Kalemler birbirlerini kardeş kuruluş olarak ilan ettiler. Trakya gönüllü kuruluşları Genç Kalemler Derneği’nin noksanlarını tamamlamayı kararlaştırdı. Mimar Sinan Vakfı, Genç Kalemler üyesi gençlerden Trakya Üniversitesini kazananlara burs tahsisi yapacağını müjdeledi. Ayrıca Genç Kalemlerden gelen grupları Türkiye’de ağırlamayı vaad etti. Onlar da bize Makedonya’da gerçekleşecek bütün organizasyonlarınızda gönüllü hizmetçileriz dediler. Onlar bize güvendi. Biz onlara güvendik. Güvendik çünkü gerek gündüz ve gerekse iftar programında hata bulmaya çalıştım. Elhamdülillah  bulamadım.
İftar 400 kişilik tertip edilmiş. Tertemiz bir ortam. Zengin menü, geniş katılım. Kur’an-ı Kerimler, ilahiler ve konuşmalar. Türkiye Büyük Elçisi geleceğini te’yid etmişti ancak Makedonya Devlet Başkanının acil daveti üzerine gelemeyeceğini, eğer bir problemimiz olursa hiç çekinmeden arayacağımız telefonunu faksla bildirme nezaketini gösterdi. Makedonya Devlet Bakanı, Türk Milletvekili, Türk Partisi Genel Başkanı, Genel Sekreteri, Üniversite hocaları,Din görevlileri, gençler, kardeşlerimiz davetimize katılarak bize safalar sundu.
Teravihten sonra Devlet Bakanının da katıldığı açık hava sohbeti ve diğer temaslar sahura kadar devam etti. Ertesi gün Struga, Ohri, Rense, Manastır ve Yunanistan üzerinden gezmediğimiz şehirleri gezerek yurda döndük.
Yukarıda  ifade etmeye çalıştığım duygu ve düşüncelerime şunları ilave edebilirim.
Gezdiğimiz yerlerde hizmetler aksi sada bulacak hizmetlerdir. Değişik alanlarda devam etmelidir. Mesela çok düşkün Yörük köyleri var Makedonya’da. Buralarda Kurban organizasyonları yapılabilir. Suudilerin para gücüyle yaptıkları çalışmalar var, bu konuda kardeşlerimizin ısrarla bizden dini ve kültürel bilgi yardımı talepleri var, bu da gerçekleştirilebilir.
Birlikte seyahat ettiğimiz grubumuz çok uyumlu bir ekipti. En ufak problem çıkmadan –Hamdolsun- döndük. Hele grubun Edesa’da sahur vaktinde, muhtemelen bir camii yerinde asırlık çınarların altında, tertemiz akan derenin kenarında yaptığı istişare toplantısı, o saatte sarhoş Yunanlıların tehdit ve gürültülerine cesaret ve metanetle tam bir itminanla karşı koyması bence bu geziyi taçlandırmıştır ve belki de gelecekte açılacak ilahi lütuflara vesile olacaktır.