(Hasan Gümüş Hocamızın Edirne Mimar Sinan Vakfı 2011 bülteninde yer alan Ahmet Ziyaüddin-i Gümüşhanevi Hazretleri ve Gümüşhanevi geleneğinin özelliklerine dair yazısını istifadenize sunuyoruz.)
Alimler, peygamberlerin mirasçıları, toplumun önderleri, insanların sığınaklarıdır. İlim rütbesinin üzerinde bir rütbe yoktur. Hem bilen, hem bildiğini uygulayan, samimi, ihlaslı alimler kendileriyle yön bulunan kutup yıldızlarıdır. Alimlerin bir de seçkinleri vardır. Onlar sadece toplumun değil, alimlerin de kendileri ile aydınlandığı, çağını ve gelecek çağları etkileyen şahsiyetlerdir.
Gümüşhaneli Ahmet Ziyaeddin Efendi böyle bir zattır. Etkisi zamanı ile sınırlı olmayan, sadece yolunu devam ettirenlere değil, değişik meşrepte olanları da etkileyen, onlara da ufuk açan, özgün bir mürşid-i kamildir.
Gümüşhanevi Hazretlerinin irşad ve toplumu etkileyen özelliklerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1-O, Gümüşhane doğumludur. Ancak İstanbul’da yetişmiştir. Halidiye kolunun İstanbul temsilcisidir. Halidilik, tasavvuf yolu olmanın yanında 19. Yüzyılın yenilenme hareketidir. Etkisi, bölgesel değil evrenseldir. Bütün İslam coğrafyasına yayılmış hareketin sadece siyasi otoritenin değil, ilim, irfan ve kültür hayatının da başkenti olan İstanbul baş temsilcisi Ahmet Ziyaeddin Hazretleridir.
2-Gümüşhanevi Hazretlerinin tekkesi Cağaloğlu’ndadır. Zamanın Hükümet merkezindedir. İlmi çalışmaları Beyazıd, Süleymaniye, Ayasofya medreselerindedir. Bütün İslam aleminin gözünün kulağının olduğu bölgede.
3- Gümüşhanevi Hazretleri, hem bir tekke şeyhi hem de medrese hocasıdır. Bugünkü tabirle profesördür. Kendisini yol olarak Halidi, meşrep olarak Şazeli olarak kabul eder. Şazeliğin ana rengi ilme önem vermek, şeriatın zahiri kurallarına titizlikle uymaktır. O, akedemisyen ve entellektüel bir şeyhtir. Tasavvuf, fıkıh, ahlak ve akaid konularında eserler vermiştir.
4-Eserlerinde ayrımcı, ayrıştırıcı değil, birleştirici ve bütünleştiricidir. Hizip, tarikat rekabetlerine karşı çıkmış, her hizbin, her tarikatın kendilerine göre güzel hizmetlerinin olduğunu ifade etmiştir. Kadiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye, Şazeliyye, Rifaiyye, Düsükiyye, Halvetiyye, Bedeviyye, Nakşibendiyye, Müceddidiyye, Muzhariyye ve Halidiyye tarikatlarından icazetli şeyh olan Gümüşhanevi Hazretleri şöyle der: “Gönüllere tarikatı nakşetme ve onları vahdet, fena ve istiğrak denizine kavuşturmada Şah-ı Nakşibend; tasavvuf ve istimdatta Abdülkadir El-Gilani; İlim ve varidatta Ebu’l Hasan Eş-Şazeli; Fütüvvet ve harikulade hallerde Ahmet Er-Rifai; merhamet ve atifette Ahmet El-Bedevi; cömertlik ve keramette İbrahim Ed-Düsiki; marifet ve kemalde Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbnü’l Arabi; aşk ve muhabette Mevlana Celaleddin-i Rumi; mahv ve gaybette İmam Şahabeddin Sühreverdi; tahassür ve riyazette Şeyh Hızır Yahya; vecd ve cezebatta Necmeddin-i Kübra, yek diğerlerinden farklı derecede mazhariyete sahip olmuş birer tarikat piridir.” ( Gümüşhanevi Ahmed Ziyauddin (k.s) İrfan Gündüz. S. 63 )
5-Telif ettiği Cami’ul Usul isimli tasavvuf eserinde bütün tarikatların usullerini göstermiştir. Mecmuatü’l Ahzap isimli eserinde, her tarikatın okumayı vird haline getirdiği duaları derleyerek bu alanın en muteber, en seçkin eserini meydana getirmiştir. Bugün piyasada bulunan dua kitaplarının tümü bu eserden mülhemdir.
6-Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretleri, hayatın içindedir. Osmanlı toplumunun fikri, ahlaki ve ticari problemlerinin farkındadır. Osmanlı’nın derlenmeye toparlanmaya, alternatif müesseselere ihtiyacı bulunduğu dönemde Gümüşhanevi Hazretleri, bir ilki başlatmış ve yardım sandıkları kurmuştur.
7-Devletten yardım kabul etmeme, şeffaflık, kadın-erkek ilişkilerindeki hassasiyet, kişisel kabiliyetlerin ortaya çıkmasına imkan sağlayan özgüven ortamı Gümüşhanevi Hazretleri’nin göze çarpan özelliklerindendir. O, aynı zamanda talebeleriyle Kafkaslarda savaşan bir mücahittir.
8-Bu kuşatıcı özellikleri dolayısıyla hem tasavvuf hem tasavvuf dışı İslami oluşumlar Gümüşhanevi hareketini örnek almışlardır. Bu etki, 20. Yüzyılda devam ettiği gibi yeni yüzyılda da devam etmektedir.
9-Tarikatların ve cemaatların okumayı alışkanlık edindikleri eserler, genelde kendi hocalarının eserleridir. Gümüşhanevi mektebinde ise dersler, Hadis-i Şerif okunarak yapılır.
10-Tarikatlarda ve cemaatlarda genel olarak sorgulama, soru sormak yoktur. İtaat kültürü, hakim kültürdür. Sorgulamanın olmadığı toplumlarda özgün ve lider şahsiyetler yetişemez. Gümüşhanevi mektebinde soru sormak, sorgulamak serbesttir. Gümüşhanevi tekkesinin güzide temsilcilerinden olan Abdülaziz Bekkine (k.s.) ve bizzat görme şerefiyle şereflendiğim Mehmet Zahid Kotku (k.s.) ve Mahmut Es’ad Coşan (k.s.) hocaefendilerin meclislerinde adab dışı olmamak, hakaret etmemek şartı ile soru sormak, görüş açıklamak her zaman serbest olmuştur.
Bundan dolayı 21. Asrın ortaya çıkardığı insan profiline uygun olan bu mektepten çok sayıda akademisyen, siyaset adamı, sanayici, tüccar ve bürokrat yetişmiştir. Bu kadrolar hem Türkiye’de hem de İslam aleminde görev yapmaya devam etmektedir.
Gerek mahalli gerekse İslam alemine yayılmış bir çok etkin İslami oluşumlar bulunmaktadır. Çağı okuyuşu ve ortaya koyduğu ilkeler açısından Gümüşhanevi Hareketi, günümüzde etkin görünen Mevdudi, Hasan El-Benna, Said-i Nursi ve Selefilik hareketlerinden daha rasyonel, daha fazla uygulanabilir, daha fazla kucaklayıcı ve kuşatıcı, İslam’ın bütününe hiçbir alanı dışlamadan önem veren bir harekettir.