Fıkıh kelimesinden genel olarak İslam Hukukunun anlaşıldığını söyleyen Hasan Gümüş “Ancak İslami ilimlerin tam olarak bağımsızlığını kazanmadığı ilk dönemlerde fıkıh, kelam ve akaid gibi alanları da kapsıyordu. Dolayısıyla İmam-ı Azam Hazretlerinin “el-Fıkh ul-Ekber” isimli kitabı “En Büyük Fıkıh” anlamına gelmektedir. Gerçekten de en büyük fıkıh, kişinin nelere nasıl inanacağını doğru bir şekilde bilmesidir” dedi.
Başta Allah inancı olmak üzere, peygamberler, melekler, mukaddes kitaplar, öldükten sonra dirilme ve ahiret hayatı, kader ve kaza gibi inanç konularının işlendiği seminerlerde Ehl-i Sünnet anlayışına göre nelere nasıl inanmamız gerektiği konusunda ayrıntılı açıklamalarda bulunuldu.
Hasan Gümüş, seminer konusu kitaptan yaptığı sunum ve açıklamaların ardından katılımcıların sorduğu sorulara da cevaplar verdi.
Son zamanlarda Türkiye gündemini meşgul eden Alevilik konusunun da açıldığı seminerlerde Gümüş şunları kaydetti:“Yanlışa da yanlış demek gerekir. Alevi kardeşlerimizin diğer sahabe-i kiram efendilerimizle ilgili aşırıya kaçan görüşleri son derece hatalıdır. Bundan vazgeçmelidirler. Hazret-i Ali Efendimizle Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer Efendimiz kapıştırılamaz. Onları kapıştırmaya ne gerek vardır ne de bizlerin haddinedir. Allah Teala herkese yöneticilik nasip etmeyebilir. Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Zeynelabidin’e nasip etmemiştir. Ama Hazret-i Ali Efendimiz de serevliya, yani evliyaullahın başı olmuştur. Gönüller sultanı olmuştur.”
Ehl-i Sünnet inancının aşırılıklardan uzak bir orta yol inanç sistemi olduğunu vurgulayan Hasan Gümüş Ehl-i Sünnet vel-Cemaat üzere olduğumuz için şükretmemiz gerektiğini sözlerine ekledi.