Ab-ı Hayat Kaynağı

Dinleme paylaşmadır.Zordur.Derdini anlatan kişinin derdini dinleme, mutluluğunu anlatan kişinin mutluluğunu dinleme,ana-babanın,hocanın nasihatlerini dinleme hep nefsin ağrına giden işlerdir.
Siyer-i NebiKur'an ve Tefsir

DİNİ MAKALELER

“İnsanın iki anlamı vardır derler: Birincisi ‘nisyan’dan nesy edenden gelir. İnsan unutmakla maluldür. Unutan varlıktır insan. İkinci olarak ise ‘enes, üns, ünsiyet’ten gelir derler. İnsan hakikaten bulunduğu ortama çok çabuk adapte olur. Yani insanın annesi vefat ettiği zaman ‘annemin hatırasını unutmam mümkün değil’ der, ama üç gün sonra unutur. Kur’an-ı Kerim insana ayrıca ‘acûl’ der. Yani aceleci ve zayıf olarak yaratılmıştır. Hakikaten de zayıftır. Küçücük mikrop, bademciğine yerleşir, bir hafta sesi kısık gezer… İnsan bir açıdan da çok asildir. Çünkü Allah (c.c) kendi ruhundan insana üfledi. Hayvan ve bitkilerde bu yoktur.”

1400. Kadir Gecesi

1400. Kadir Gecesi

     Bu yıl Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlanmasından itibaren tam 1400 yıl geçtiğini belirten Hasan Gümüş “Tarihe tanıklık ediyoruz. Bu yıl ki Kadir Gecesi de 1400. Kadir Gecesidir” dedi. Kadir Gecesi münasebetiyle 05 Eylül 2010 Pazar günü Balkan Kültür Merkez’inde düzenlenen programda konuşan Hasan Gümüş, Kadir Suresi hakkında açıklamalarda da bulunarak Müslümanların Kadir Gecesini tebrik etti. Çok sayıda dinleyicinin katıldığı program coşku içinde geçti.

Gençler Medeniyeti

Gençler Medeniyeti

İslam’la ilk şereflenen birçok büyük sahabenin genç olduğunu belirten Hasan Gümüş “Bizim medeniyetimiz bir gençlik hareketi olarak ortaya çıkmıştır.” dedi. ‘Et-Tergîb vet-Terhîb’ isimli hadis kitabından yaptığı derslere devam eden Edirne Mimar Sinan Vakfı kurucu başkanı Hasan Gümüş, 27 Mayıs 2010 Perşembe günü Edirne Mimar Sinan Vakfı Balkan Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda İslam’ın gençliğe verdiği öneme dikkati çekti.

En Güncel Konu

En Güncel Konu

            Göz önünde bulunanlar hep önceliğimiz oluyor. Duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz, hemen lazım olacak ihtiyaçlarımız, televizyon haberleri, gazeteler, hem aklımızı hem de gündemimizi meşgul ediyor. Her gün oyalanacak bir şeyler bulmak mümkün. İzlanda’daki yanardağ patlaması, siyasilerin atışmaları, geçim sıkıntısı, işsizlik, özellikle hafta sonları maç yorumları. Bizi ilgilendiren ilgilendirmeyen konular vakitlerimizin büyük bölümünü dolduruyor.

Yüz Bin Kat Daha Sevap

     Yapımına yeni başlanan ve Güldeste Çocuk Yuvasını da bünyesinde bulunduracak olan yeni hizmet binamıza katkıda bulunan hayır sahiplerine teşekkür eden Edirne Mimar Sinan Vakfı kurucu başkanı Hasan Gümüş, bu katkıların Kabe-i Muazzama’da yapılan hayırlar gibi Allah tarafından yüz bin misli fazlasıyla mükafatlandırılacağını ümit ettiğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde umre ziyaretinden dönen Hasan Gümüş, 01 Nisan 2010 Perşembe günü Edirne Mimar Sinan Vakfı Balkan Kültür Merkezi’nde düzenlenen mutad hadis dersinde yaptığı konuşmada umre ziyareti ile ilgili duygu, düşünce ve hatıralarına da yer verdi.

“İslam Dini Edep Üzerine Kuruludur”

“İslam Dini Edep Üzerine Kuruludur”

          Dinimizin edep üzerine kurulu olduğunu belirten Hasan Gümüş “Dinimiz baştan aşağı edeptir. Edebin başı da susmak ve dinlemektir, dinlemesini bilmektir” dedi. ‘Et-Tergîb vet-Terhîb’ isimli hadis kitabından yaptığı derslere devam eden Edirne Mimar Sinan Vakfı kurucu başkanı Hasan Gümüş’ün bu ayki olağan konuşması 28 Ocak 2010 Perşembe günü Edirne Mimar Sinan Vakfı Balkan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

GÜNCEL MAKALELER

“1100 sene önce müslüman olduktan sonra Allah’ı tanımışız, Peygamberi tanımışız. Sadece biz tanımakla kalmayalım, herkes Allah’ı tanısın, müslümanlığı tanısın, Türklüğü tanısın, ezanı bilsin, ay yıldızlı bayrağımızı bilsin diye, Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Orta Doğu’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Gelibolu’ya, Gelibolu’dan da Rumeli’ye ve Balkanlara gelmişiz. Ve burasını ebediyen yurt edinmişiz.”

Balkanları Dolaştık. Heyecanlandık, Mutlu Olduk. Bazen De Hüzünlendik – 1.

Balkanları Dolaştık. Heyecanlandık, Mutlu Olduk. Bazen De Hüzünlendik – 1.

       Bir grup arkadaşımızla çoktan beri niyetlendiğimiz, gerçekleştirmekte geciktiğimiz seyahatimizi sağ-salim Allah’a hamd olsun tamamladık. Tarih kitaplarından okuduğumuz, büyüklerimizden hikâyelerini dinlediğimiz toprakları gözümüzle gördük.

       Osmanlı bakiyesi evlad-ı fatihanı, camileri, köprüleri, kaleleri, çarşıları, mezarları, çınarları ziyaret ettik. Hepimiz heyecanlandık.

İstişare Eden Pişman Olmaz

İstişare Eden Pişman Olmaz

       Ramazan kalbi hayatımızın derinleşmesine, nefsi isteklerimizin dizginlenmesine, Kur’an-ı Kerimle dostluğumuzun pekişmesine vesile olduğu gibi toplumla ilişkilerimizin gelişmesine de vesile oluyor.

       Sevdiğimiz, beraber olmayı arzuladığımız dostlarımızla Ramazan’da daha sık bir araya geliyoruz. Fakirlerle, düşkünlerle, öğrencilerle dertleşme, aynı ortamları paylaşma imkânı buluyoruz. Teravih namazları, iftar sofraları, çevre gezileri, fıtralar, zekâtlar, yardım kolileri çevremizle kaynaşmamızı sağlıyor.

Hata Düzeltilmeli

Hata Düzeltilmeli

Define yayınlarından M.Fethullah Gülen imzasıyla, el-Kulubu’d Dâria (Yakaran Gönüller) isminde bir dua kitabı yayınlandı. Bu kitap aynı isimle daha önce de ışık yayınlarınca basılmıştı. Kitabın müellifi olarak ilk baskıda Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi şimdi ise M.Fethullah Gülen ismi geçiyor.

Bu değişikliği yadırgadım. Esasında kitap her ne kadar tashih ve tasnife tabi tutulmuş olsa da aslı, Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi’nin Mecmuatül Azhab kitabından alınmadır.

Hamd Ediyorum

Hamd Ediyorum

       Ait olduğumuz İslam medeniyetinin en kısa tanımı şöyle yapılabilir. Yaratıcıya itaat, yaratılmışlara hizmet. Biz Allah’a itaati özgürlüğün zirvesi kabul ederiz. Esiri olduğumuz mal, mevki, şehvet bağlarından kurtulmadır Allah’a itaat.
       Bizim hizmet anlayışımız, çıkarsızdır, karşılıksızdır. Hizmetin karşılığı beklenirse sunulan hizmet olmaktan çıkar, dünya geçimini sağlamak olur, şöhret olur. Hatta hizmetten teşekkür bile beklenmez. Hizmetin karşılığı ebedi hayatta, hizmet edilenlerin yaratıcısından beklenir. İyilik yapılır, denize atılır, balık bilmez ama hâlik bilir.

      Hizmet ulvi karakterli insanların işidir. Kendi zevkinden önce başkasının zevkini, kendi hayatından önce başkasının hayatını düşünebilmek. Allah’a kul mahlûkata hizmetkâr olanlar Allah’ın yeryüzündeki halifeleridir. Her zaman söylediğim, her ortamda konuştuğum bu cümleleri neden tekrar ettim.

Üstad Necip Fazıl’ı Rahmetle Anıyoruz.

Üstad Necip Fazıl’ı Rahmetle Anıyoruz.

Üstad’ı rahmetle, coşkuyla, minnetle, hürmetle, muhabbetle anıyoruz. Vefatının üzerinden 26 yıl geçti. Anılmaya devam ediliyor. Anılacak, anılmalı.

Üstad son 100 seneye değerlerimizin rengini veren kutup yıldızlarındandır. Son yüz senenin cesur, gür, derin, ödün vermeyen, eğilmeyen, bükülmeyen sesidir. Öyle görünüyor, tarih onu yazdı, yaşayanlar daima anacaktır.

Yüksek dağların dumanı, rüzgârı eksik olmaz. Büyük kafalarda sorular bitmez. Sorular, sorular, üst üste sorular. Bu tür kafaların durulması genelde şokladır. Medeniyetimizin irfan okyanusu, sekinet deryası tasavvufladır. Muhammed İkbal aradığını İslam diyarı Pakistanda bulamadı. Avrupada, Paris’te buldu. Parisin yerlisinde değil, Paris’e önceden giden bir Anadolu ereninde buldu. Hz. Mevlana’da buldu. Bir dünya markası olan Hz. Mevlana’nın Mesnevisinde.

KÜLTÜREL MAKALELER

“Hristıyanlar nedense hep bizle kendilerini yarıştırır. Hz. İsa ile Peygamberimizi İncil’le Kur’an-ı Kerim’i yarıştırırlar. İlginçtir hep de geri kalırlar. Hz. İsa da bizim peygamberimizdir ama son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’dır. Peygamber efendimiz diyor ki; Hz. İsa ile ben kardeşiz o 0(sıfır), ben 571 bu iki süre içerisinde hiç peygamber gelmemiştir o yüzden kardeşiz der. Hiç İncil’le Kur’an bir olur mu? Olmaz. – ve Allah atı yarattı at koştu terledi terden de kendini yarattı-(incilden) ile Elhamdulillahi rabbil a’lemin errahmanırrahim- (kur’an dan) bir olur mu? Bunlar Londra da 800 yüz İsa topladılar Müslümanlar rövanşı katar’da aldı 8.000 Muhammed’le.”

Makedonya: Bize Yakın Uzak…

Makedonya: Bize Yakın Uzak…

Edirne Mimar Sinan Vakfı öncülüğünde ve Hasan GÜMÜŞ hocamızın riyasetinde, Kırklareli ve Çorlu’dan katılımcıların olduğu bir grup ile Makedonya gezisi düzenlendi. Otobüsle yapılacak seyahatin güzergâhında Yunanistan da bulunuyordu.

Aramızdan ilk kez bu bölgeye gidecek katılımcıların olduğu bu gezinin hayırlı ve bereketli geçmesi için dua ettik. Verilen ön bilgiler ile heyecanımız arttıkça arttı.

Evet Onlar Geldi…

Evet Onlar Geldi…

      Geçen yıl Balkanları dolaşırken, Makedonya’ya giden hiç kimsenin uğramadan geçemediği Harabati Tekkesi’ni bizim grubumuz da ziyaret etmişti. Kalkandelen İmam- Hatip Lisesini ziyaretten sonra Kalkandelen Müftüsü ve diğer yetkililerle tekkeyi dolaşmıştık. Bakıma muhtaç Tekke 30 dönüm arazinin üzerine kurulmuş ve orijinalliğini koruyordu. Muhafaza altına alınmasına sevinmiştik. Klasik tekkede neler mevcutsa Harabati Tekkesi’nde de onlar vardı.
       Grubumuz hayli acıkmıştı. Suyu  ve gölgesi güzel bu ortamı görünce: “Yemek molası.” dedik. Sefer çıkımızda neler varsa beğendiğimiz bir ağacın gölgesinde yer soframızı yaydık. Kalkandelen’li Rehberlerimiz: “İçeriye gelin, içeriye.” dediler. Biz: “Hayır, burası daha güzel.”dedik. Ağacın altını tercih ettik. Tekke görevlisi yaşlıca bir zat yanımıza geldi. Heyecanla  bizi göstererek Kalkandelen Müftüsüne ve diğer görevlilere: “Evet, bunlar Onlar.” dedi. Anlamamıştık. Hem Müftü Efendi hem diğerleri, halk arasında dolaşan rivayeti birlikte anlattılar bize.

Gönüllere Yerleşen Korkmaz

Gönüllere Yerleşen Korkmaz

            Yedi yıl önce, Suriye ile aramız bugün ki kadar iyi değildi, olumlu gelişmeler yeni başlamıştı. İşte o günlerde eskiden beri merak ettiğim Halebi, Humusu,Hama ve Şam’ı dolaşayım istedim. Rahat hareket edeyim diye gezi gruplarına katılmadan, yalnız başıma kara yoluyla Suriye’ye gittim.

Ruhları Şad Olsun

Ruhları Şad Olsun

İslâm selâmettir, kurtuluştur, barıştır. Müslüman’ın hedefi dünyada huzur ve mutluluğu temin etmektir. Müslüman savaştan değil barıştan yanadır. Ancak çözüm barışla değil savaşla olacaksa, kaçmaz savaştan. Üstüne üstüne yürür düşmanın. Korkmaz ölümden.

Müslüman için ölüm, gözleri fani dünyada kapamak, baki âlemde bir daha kapanmamak üzere açmaktır. Hele ölüm Allah yolunda olursa. Onun adı şehadettir. Şehadet görünüşte ölümdür. Gerçekte diriliktir.

Şehadet cennet bahçelerinde kanatlanıp uçma, melekler tarafından karşılanma, Hz. Hamzayla, Sa’d b. Rebi ile Mus’ab b. Umeyrle, Cafer b. Ebi Taliple, Hz. Zekeriyya ile Hz. Yahya ile buluşmadır. Efendimiz (A.S.) ile kucaklaşmadır.